Esma Sultan Yalısına bir iş kokteyli için yolumuz düştü. Buraya gideceğimizi duyunca hemen başladım tarihçesini araştırmaya.. Bu tip, tarihi eskiye dayanan mekanların geçmişini merak eden insanlardanım. Kısa bir tarihçeden sonra yazımın devamı geliyor.
Tarihçe
Adını 32. Osmanlı Padişahı Sultan Abdülaziz’in kızı Esma Sultan’dan alan yalı, tarih içinde birçok olaya ve kişiye tanıklık etti..
Sultan Abdülaziz’in kızı Esma Sultan, 1873 yılında Dolmabahçe Sarayı’nda dünyaya geldi. 3 yaşındayken babası tahttan indirilen Esma Sultan, yetiştirilmek üzere Abdülhamit’in Yıldız Sarayı Haremi’ne alındı. 16 yaşına geldiğinde zamanın önemli devlet adamlarından Çerkes Mehmet Paşa’yla evlendirilerek Ortaköy Camii’nin yanında bulunan yalı Esma Sultan’a düğün hediyesi olarak verildi.
Esma Sultan’ın ölümü üzerine II. Abdülhamit yalıyı 1899 yılında kızı Cemile Sultan’a verdi. Cemile Sultan öldükten sonra kızı Fatma Hanım Sultan’a verilen yalı, 1915 yılında Osmanlı saray hanedanının mülkiyetinden çıktı. 1918 yılından itibaren Rum okulu, 1922 yılından sonra da tütün deposu olarak kullanıldı. 1950’lerde ise birkaç defa satılıp marangozhane ve depo olarak kullanıldı. Bina 1975 yılında bir yangın geçirdi.
The Marmara Collection, 90’lı yılların başlarında Esma Sultan Yalısı’nı satın aldı. Orijinal planına sadık kalarak binaya yeni bir kültürel kimlik kazandırdı. 2001 yılında Philip Robert’in projesi doğrultusunda cam ve çelik kullanılarak binanın içi yeniden yapıldı ve yalı, yılın tamamında açık olacak şekilde hizmet vermeye başladı.
Kaynak: http://esmasultan.themarmarahotels.com
Akşam 7 buçukta başlayacak olan kokteyle biz de hemen hemen o saatlerde yetiştik. İçeri ilk girdiğimizde girişte son derece alımlı bayanlar bizi karşıladı 🙂 Bu kısmı eleştirmeden geçemeyeceğim. Kıyafetlerdeki cesurluğa bu kadar gerek var mıydı hiç bilmiyorum 🙂
İçeri girdikten sonra gecenin sonuna kadar ayakta duracağımızı fark edince, ben de bir panik olmadı değil yani. İçerideki o ambians müthişti. Işıklar, müzik, ortam dört dörtlüktü.İçerideki garsonlar sürekli masaya gelip atıştırmalık yiyecekler sundular bizlere. Bu arada sushiyi ilk defa orada denedim. Yemeklerde değişik tatlara çok alışkın olmadığımdan beğendim diyemeyeceğim.
Yakında evlenecek olan ben, hemen düğünümün orada olduğunu hayal ettim. Sonra ananem, halam o masaların önünde içeceklerini yudumlarken gözümün önüne gelince gülmeye başladım 🙂 Tamam gülmedim gülmedim tebessüm ettim 🙂 Eğer maddiyatınız buna müsaitse burada mükemmel düğünler gerçekleşebilir.
Zaman geçtikçe kırmızı elbiseli maskeli bayanlar masalara gelip içecek sundular. Bu da gecenin bir şovuydu diyebilirim. Daha sonra sahneye Merve Özbey ve Erdem Kınay çıktılar. Sahnelerinin bayağı iyi olduğunu düşünüyorum.Bir iş organizasyonu olduğundan olacak ki onlar sahnedeyken herkes birbirleriyle konuşuyor, çok da eğleniyorlar gibi görünmüyorlardı. Mervecim bu duruma çok üzülmüştür 🙁
Fazla geç olmadan boğaz manzarasında yarım saat süren fotoğraf çekimlerine başladık 🙂 Çekimler bitecek gibi değildi. Hava buz gibiydi ama montumu bile çıkarıp fotoğraf çektirdim 🙂
Gecenin sonunda oradan memnun bir şekilde ayrıldık. Önemli olan da buydu zaten. The Marmara grubu bu işi biliyor. Taksimdeki otelinin en üst katında Raika Restaurant da gayet kaliteliydi. Ona da başka bir yazımda değineceğim. Sevgiyle..