Buraya yazmayalı ne kadar zaman geçmiş, peki bu zaman zarfında Kübra ne yaptı? sorusuna verebileceğim tek yanıt, koşuşturuyordu. Ama bunlar heyecanı bol, yanında aşk ve sevgi dolu koşuşturmalardı. He yanında şanssızlıklar olmadı mı oldu tabii buna da çok şükür..
Bugün türlü anılar biriktirdiğim benim için tanımı baba evi değil de anne evime geldim. Eski günlerdeki gibi çoraplarımı çıkarıp kanepenin üzerinde uzandım. Eve gelince sanki bütün gün yük taşımış gibi yorgun olurdum, bugün de öleydim. 5 dk içinde masanın kurulup tabağa yemek konmasıyla evde geçen günlerimin ne şımarık bir kız çocuğundan ibaret oluşumu, hayat gözüme gözüme bir kez daha soktu.
Annem kendini dışarı atınca evin benle başbaşa kalması ve yüzleşmemizle belki bir şeyler bana dank etti bilemiyorum ama bu evin odalarında gezerken evli olduğumu ilk kez bugün tam 2 ay sonra anladım.
Önce eve geç gideceğim için dur, duşu da burda aradan çıkarayım dedim. O yarım bıraktığım şampuanım, hala duşta asılı olan lifim benimle yakınlaştıkça bana yabancı geliyordu. Evde bir şeylerin yerleri değişmemiş olsa da yine bu ev sadece bir zamanlar güzel şeyler yaşadığım, belki biraz çocukluğum, deliliklerimin toplandığı güzel bir yuvaydı. Ama artık bana yuva değildi.
İnsanın doğası evlilik, sahiplenme ve yuva kurmaya o kadar müsait ki, bunu yaşadığın an evim de evim diyorsun. Niye yabancı gelsin ki diyordum hep, ama inandığın hayata EVET dediğinde anlıyorsun her şeyi. Sonra diğer evli insanları, sonra en çok da anneni anlıyorsun..
Hani evlilik zor şey diyorlar ya çevrenizde, eğer yanındaki adamı nefesin kadar yakınında hissediyor, onu kendinden daha fazla düşünüp sevgine ifade cümleler bulamıyorsan aynı şekilde bu duyguyu o da sana veriyorsa ne yorgunluğun kalıyor ne zorluğun hayata karşı. Hayatı iki kişi götürmenin inanılmaz rahatlığını yanındaki yüreği güzel adamdan başkası veremiyor insana..
Sevgiyle kalın..