Genel olarak bayanların iş yerine giderken sabah yaşadığı sıkıntı nedir sizce? Tabii ki ”Bu sabah ne giysem?” derdi 🙂 Aslında bu sorudan daha önce önemli olan ”Nasıl giyinmeliyim?” sorusunun cevabı.. Bugün internette biraz dolaşırken, bir yazı çok hoşuma gitti ve sizlerle paylaşmak istedim:
”Çalışan kadının dramı ne erken kalkmak, ne çocuklarından ayrılmak ne de zamansızlık… Konuşulduğu zaman çok da dile getirilmez ama bir kadının en büyük problemi, sabahları giyecek uygun bir giysi bulmaktır. Hele bir de işyerinin kuralları katıysa. İşte böyle zamanlarda, formanın mecburi olduğu okul yıllarını siz de fazlasıyla özlüyorsunuz herhalde Sonra da bu özlemle iç çekerek, trafik canavarının sizi yememesi için, elinize ilk geçirdiklerinizi üzerinize geçiriveriyor ve atıyorsunuz kendinizi dışarı. Amacınız ise giyinmekten çok örtünmek oluyor genelde.
Gelin görün ki, iş hayatındaki başarınız nasıl giyindiğinizle doğru orantılı. Yapılan bütün araştırmalar bunu kanıtlıyor. Artık iş başvurularında görmeye alıştığımız ”prezantabl” özelliğinin de amacı bu. Sizin ”tanıtılabilir” olmanız gerekiyor ki, siz satışını yapacağınız ürünü tanıtırken doğru bir izlenim bırakın.
Peki, canınız erken kalkıp işe gitmek istemezken, şık olmayı nasıl başaracaksınız? Açıkçası öyle moda dergilerinden fırlamış gibi gözükmenizi kimse istemiyor. Ama bazı noktalar var ki hem müşteriler hem de iş verenler üzerinde yapılan bir araştırma bunların oldukça önemli olduğunu söylüyor.
İşte dikkat edilmesi gerekenler
”Tepe”den başlayın
Saçın derli toplu ve düzgün olması özellikle iş verenlerin dikkatini çeken bir nokta. İngiltere”de yapılan bir araştırma, yöneticilerin yüzde 70”inin dikkatini önce saçın çektiğini söylüyor. Topuklara kadar inmediği veya sıfıra vurdurulmadığı, yani marjinalliğe özenmediği sürece hemen her saç kabul görüyor. Yani bu şu anlama geliyor; saçınıza çeki düzen vermeden işe gitmeyin. İlk olarak dışarıdan bakıldığında derli toplu görünen bir saçı tercih edin. Ama o saçla kendinizi mükemmel olmasa bile iyi hissetmeniz gerektiğini de unutmayın. Eğer saçınız size sorun çıkartıyorsa, işi arayıp yarım saatlik gecikme bildirin ve bir kuaföre gidin. Kötü bir saç yüzünden bir iş günü kaybetmek yerine sonradan telafi edeceğiniz bir yarım saatten feragat etmek daha doğru.
Kararında makyaj
Doğallığı seviyor olabilirsiniz. Ama sabah yataktan kalktığınızdaki yüzünüz biraz fazla doğal gelebilir beraber çalıştığınız insanlara Kaldı ki, yapacağınız makyajın başkalarını değil kendinizi mutlu etmek için olduğunu da hatırlamalısınız. Zira yöneticilerin hemen hepsi, aynaya bakmaktan hoşlanmayan bir elemanın verimli olmasının çok zor olduğu konusunda hem fikir. Bu nedenle biraz gözaltı kapatıcısı ve pudranın üzerine hafif bir allık ve ruju kendinizden ve iş arkadaşlarınızdan esirgemeyin. Öte yandan makyajın dozunu da kaçırmamalısınız.
Jean pantolon esareti
Giyimin tamamen kuralsız olduğu en serbest çalışılan iş yerlerinde bile haftada 2 kereden fazla açık renk jean pantolon giymekten kaçınmalısınız. Hayır! Bu benim fikrim değil. Müşterilerin birçoğu, açık renk giymiş çalışanları ”güvenilir” bulmuyor. Bunun mantıklı bir açıklaması da yok üstelik. Ama açık renk jean pantolonların kusurları daha çok ortaya çıkardığı, daha ucuz ve ”salaş” durduğu dikkate alınırsa bu çok da ”ön yargılı” bir teşhis değil. Bu durumda, gardırobunuzda koyu renk jeanler bulundurmanız sabahları kıyafet seçimi yapmanızı kolaylaştıracaktır. Koyu renk jean üzerine beyaz bir gömlek ve bunu tamamlamak için topuklu çizmeler evden hızlı ve şık çıkmanızı kolaylaştıracaktır.
Vamp değil şık olmalısınız
Şık giyinmekle iddialı giyinmek farklı konulardır. Bu nedenle işyerinizde seksi değil kadın olmayı hatırlamalısınız. Yırtmacı abartılı bir etek, önü fazla dekolte bir bluz sizin bir eleman olarak değil ”fizik” olarak rağbet görmenize yol açacaktır. Ne kadar başarılı olsanız da, zekanız görünüşünüzün arkasında kalacaktır. Bunu engellemek için etek ve pantolonlarınızda koyu renkleri ve klasik olanı tercih etmeniz en uygunu olacaktır. Çok abartılı kesimler amacını aşabilir. Biraz farklı olmak ve dikkat çekmek içinse üstünüze renkli bir gömlek giyebilirsiniz.
Klasikten şaşmayın
Müşterilerin ve yöneticilerin hem fikir olduğu bir nokta var. Klasiğin yerini hiçbir şeyin tutmadığı. Siz ”moda” uğruna bir iş görüşmesine üzerinize bolero tipi bir hırka geçirip gidebilirsiniz ama onlar bunun fazlasıyla ”profesyonellik dışı” olduğunu düşünüyor. Bu nedenle, en azından önemli iş görüşmelerinde kullanılmak üzere dolabınızda etek-ceket veya pantolon-ceket takımlar bulundurmayı ihmal etmeyin. Ceketin kesimi modası geçmeyecek türden olursa, uzun seneler yeni bir cekete ihtiyacınız olmadan kullanma şansınız da artar. Öte yandan ceketin altına ne giydiğinizin de önemi büyüktür. Zira haddinden mini bir eteği en sert görünümlü ceket bile ciddileştiremez. Ya da ceket altına bol bir etek giydiğiniz takdirde aradığınız profesyonelliği bulamazsınız.
Biraz ”topuklayın”
İş yerinize giderken düz ve rahat bir ayakkabı tercih edebilirsiniz. Ama işyerinizde biraz topuğa mutlaka ihtiyacınız olacaktır. Zira topuklar, en sade kıyafete bile güçlü ve şık bir hava katabiliyorlar.
Elbiselerden faydalanın
Ne giyeceğinizi bilmediğiniz sabahlarda tek parça giysiler hayat kurtarıcı olacaktır. Özellikle gömlek havasındaki önden düğmeli elbiseler hemen tüm işverenler ve müşteriler için ”güven veren” giysiler. Hem aşırı ciddi değil hem de profesyonel. Öte yandan özellikle yaz aylarında askılı, ince elbiselerden kaçınmalısınız. Bu elbiseler sizi fazla ”rahat” gösterecektir.”
Kaynak: http://www.aksam.com.tr